Seyyidi kainât, Hazret-i Fahr-i Âlem Muhammed Mustafâ râ Salevât
Söyleşürken Cebrâil ile kelâm Geldi Refref önüne verdi selâm
Aldı ol şâh-ı cihânı ol zamân Sidre'den gitti ve götürdü hemân
Bir fezâ oldu o demde rûnümâ Ne mekân var anda ne arz-u semâ
Kim, ne hâlidir, ne mâli, ol mahal Akl ü fikr etmez o hâli fehmü hal
Ref' olup ol şâha yetmiş bin hicâb Nûr-u tevhîd açtı vechinden nikâb
Her birisinden geçerken îlerû Emr olundu Yâ Muhammed gel berû
Gel habîbim sâna aşık olmuşam Cümle halkı sâna bende kılmışam
Ne murâdın vâr ise îdem revâ Eyleyem bir derde bin türlü devâ
Mustafâ dedi: Eyâ Rabbe'r-Rahîm Vey hatâ pûş ü atâsı çok kerîm
Ol zaîf ümmetlerim hâlî nola Hazretîne nîce anlar yol bula
Hak-Teâlâdan nidâ geldi emin Yâ Muhammed dedi Rabbü'l-Âlemin
Gam yeme kim Yâ Muhammed olma melul Her ne kim dîledin oldu kabul
Ümmetini sâna verdim ey habîb Cennetîmi anlara kıldım nasîb
Ey habîbim nedir ol kim dîledin Bir avuç toprağa minnet meyledin
Zâtıma mir'at edindim zâtını Bîle yazdım âdım ile âdını
Hem dedi kim: "Yâ Muhammed ben seni Bilûrem görmeğe doymazsın beni
Avdet edûp davet et kullarımı Tâ gelûben göreler dîdârımı
Sen ki mi'râc eyleyûb etdin niyâz Ümmetin mîrâcını kıldım namâz"
Tarfetül-ayn içre ol Fahr-i cihân Ümmühân'ın evine geldi hemân
Her ne vâki oldu ise serteser Cümlesin eshâbına verdi haber
Dediler: "Ey Kıble-i İslâmü dîn Kutlu olsun sâna mîrâc-i güzîn
Biz kamûmuz kullarız sen şâhsın Gönlümüz îçinde rûşen mâhsın
Ümmetin olduğumuz devlet yeter Hizmetin kıldığımız izzet yeter !"
Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn Ve erseltehû rahmetel lil âlemin
|