Çün aşk denizi dalgalandı,

ol dürr-i yetîm, zâhir oldu.

Şânında buyurdu, Hâlıkı pâk

(levlâke levlâk lemâ halaktül eflâk).

 

Mahmûdu Muhammedü mübeccel,

mahbûb-i Hudâ, nebiyyi mürsel.

Doğdukda, o şemsin ziyâsı,

doldurdu bütün kâinatı.

 

Gördü Onu, basîr olanlar,

görmiyor, yalnız, kör olanlar.

O gonca, Mekkede açıldı,

kokusu dünyâya saçıldı.

 

Zerredir, O güneşden el’ân,

âlemdeki ilm ile irfân.

Bugün dolduran, rûy-ı zemîni,

ilmler, O gülün bir filizi,

 

Ol güneşin olmasa berkı,

kim parlatırdı şark-ı garbı?

Olmasa, Endülüs okulu açık,

kim Avrupaya tutardı ışık?

 

İlm merkezi Semerkand, Bağdâd,

etdi, yer yüzün cehlden âzâd.

Böylece, kapladı her yeri,

hızla envâr-ı Muhammedî.

 

İnsâf et, ey inadcı insâf,

meydânda değil mi, ilm-i eslâf?

Kim eyledi Mustafâ gibi,

tevhîd-i Cenâbı ezelî?

 

Verdi mi, öyle dersi irfân,

Hitit ve Âsûr, Roma, Yunân?

Ölçülse, Tevrât, Zebûr, İncîl,

üstün elbet, Kitâb-ı tenzîl.

 

Bir mu’cizedir, nûr-i Kur’ân,

değişmez hiç, durdukca cihân.

Kıyâmete dek, olur mer’i,

şübhe edene, (Fe’tû) emri.

 

Yehûd, mason, komünist şimdi,

Kur’âna, hep, hücûma geçdi.

Her asrda böyle çatdı a’dâ,

biri zafer bulmadı aslâ.

 

Çünki, onu Cenâb-ı Bârî,

değişikliklerden kıldı ârî.

Şer’ ile yaydı, o Nebî,

Yer yüzüne ilmi, edebi.

 

Kim giderse onun izinde,

iyilik bulur her işinde.

Her kim ki, bu yola özenir,

güzel sıfatlarla bezenir.

 

Ümmîdir, eğerçi, o Nebî,

ilm ile doldurdu heryeri.

Ümmî ki, sözlerinde parlar,

her mahlûka âid haklar.

 

Ümmî idi, hocası yokdu,

fenne uygun âyet okudu.

Seçilmiş, sevgili iken o,

dâim beğenirdi yokluğu.

 

Emrine geçmişken memâlik,

üç gömleğe değildi mâlik.

Askeri olurken muzaffer,

açlığı sever idi ekser.

 

Çok mal bulunmazdı evinde,

fevtinde, görüldü, zırhı rehinde.

Vârını fakîre verirdi,

yoksul olunca, sevinirdi.

 

Ekser zemân gördüğü şeyler,

yanında, dünyâ neye değer?

İhsânları, herkese çokdu,

birşey yok demek, onda yokdu.

 

Ba’zan, o kadar çok verirdi,

düşmânları hep, eğilirdi.

Şefkati boldu, her leîme,

müşfik babaydı, her yetîme.

 

Her işinde vardı, çok hikmet,

hiç etmedi kimseye minnet.

Hastayı ziyâret ederdi,

derdliyi şifâyâb ederdi.

 

Teheccüdü hiç bırakmazdı,

Allah korkusundan yatmazdı.

Tutardı herkesi, Peygamber,

hep kendi nefsîle berâber.

 

İftihâr ederdi, kullukla,

huylu idi, ilâhi hulkla.

Bir mektebe oldu, müdâvim,

Allahdı, zâtına muallim.

 

Anlatmak için Rahman, anı,

Kur’ânda hoş etdi beyânı.

Haşra dek, Şâh-ı enbiyâya,

olsun salevât, bî nihâye!

 

Makaleyi paylaş

Submit to FacebookSubmit to Google PlusSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn

otag1 otag2 Kayı 11 Kapak  otag iii

joomla slicebox 3d image slider